Demokrasi ve Atlim (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıyla ilgili olarak, “Kimse kusura bakmasın ama biz görevdeki Türkiye İçişleri Bakanını referans alıp onun dediklerine güvenerek adım atmayacağız. .. Aynı İçişleri Bakanı ne dedi?” ABD’nin taziyelerini kabul etmeyeceğiz. Aynı zamanda başkan Biden ile yüz yüze görüşmeye gitti ve teşekkürlerini iletti. Tweet attı; ABD üçüncü sırada teşekkür edilecek ülkeler arasında.. Şimdi bu bakanın dediğine mi güvenelim başkanın dediğine mi.. Atanan devlet bakanı cumhurbaşkanı ile konuşsun ve ABD’nin dost mu düşman mı olduğuna önce kendi aralarında karar versinler. “
DEVA Parti Genel Başkanı Ali Babacan, bu akşam sunuculuğunu Savaş Kerimoğlu’nun yaptığı KRT’nin ana haber bülteninin konuğu oldu. Babacan Alteli Masa, Taksim saldırısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i daveti ve ekonomi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Babacan dedi ki:
“Altı masa Bay Ardouane’nin en büyük hayali oldu”
Altı Takvim, Sayın Erdoğan’ın en kötü kabusu haline geldi. Güç için en önemli rakip altılı masadır. Türkiye tarihinde bir ilki gerçekleştirerek bu ülkeye ortak adayımızla önderlik edeceğiz. Kolları sıvayıp sorunları hemen çözmeye başlayacağız. Bunu görüyorlar, anlıyorlar. Erdoğan yaklaşık iki yıldır ‘yeni anayasa’ diyor. Ana maddeyi giyim üzerine yapmaya çalışıyorlar. İki yıldır yeni anayasa metnini gördünüz mü? Ortada bir şey gördün mü? sayı. Altı masada ne yaptık? Öncelikle parlamenter sistemimizin MOU’sunu anlattık. Mutabakat Muhtıramızın ardından anayasa teklifimizi 28 Kasım’da açıklayacağımızı duyurmuştuk. Şu anda 107 maddeden 108 maddeye çıkan anayasa değişiklik paketini tamamladık. Notasyon tamamlandı. 28 Kasım’da lansmanımıza başlayacağız. Böylece Türkiye’de ilk kez altı parti tam mutabakatla anayasa teklifi hazırladı. Biz üretiyoruz, diğer tarafta üretim yok.
Bugün seçimden sonraki 5 yılı planlıyoruz.
Meyve ağacını taşlıyorlar. Çalıştığımız için üretiyoruz. DEVA partisi olarak aklınıza gelebilecek her alanda eylem planları hazırladık. Şimdiye kadar 16 tanesini açıkladık. Tarımdan sağlığa, dijital dönüşümden sanayiye, ekonomiden yargı reformuna. Bu çalışmaları Ekim ayının 2’sinde altı takvimine aldık. Tüm taraflar kendi çalışmalarını sundu. İlk kez 6 parti şimdiden seçimden sonra ne yapacaklarını çalışıyor. Her şeye çözüm üretiyoruz. Türkiye’nin derin sorunları var. Bu sorunları çözmek için her alanda hazırlık yapıyoruz. İktidarda böyle bir şey yok. İktidarın seçimlerden sonra ne yapacağına dair bir programı var mı? Ancak bugün seçimden sonraki 5 yılı planlıyoruz. 198 maddelik bir yargı reformu hazırladık. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en kapsamlı yargı reformu. 90 günde, 180 günde, 365 günde ne yapılır, hepsi hazır. Şu anda hükümetin herhangi bir planı veya programı yok. Ne yapacaklarını bilmiyorlar.
“Ardouane’yi kızdırmaya devam edeceğiz”
Erdoğan’ı kızdırmaya devam edeceğiz. Yerine koyduğumuz şeyin sözünü veriyoruz. Elbette günü geldiğinde hükümet uygun bir yere inecek, yeni bir hükümet kuracak ve devam edecek. Yeni hükümet ancak mevcut hükümet uygun bir yere geldikten sonra göreve başlayabilir. Bu ne zaman? Seçim günü olacak. Bu işin doğasıdır. Seçimlerden sonra yapacaklarımızın tüm detaylarını hazırlıyoruz. Sadece seçimleri kazanmak için değil, seçimlerden sonra da Türkiye’yi kazanmak için hazırlık yapıyoruz. Tüm çalışanları donatıyoruz.
Defalarca açıkladık, ‘Çalışmamız bittikten sonra cumhurbaşkanı adaylarımızı açıklayacağız’ dedik.”
Her zaman ilgili gönderilerinde altı tablo hakkında bir karalama vardır. Her toplantıdan sonra haberleri kendi kanallarında yayınlıyorlar. Tehdit ve teşviklerle yönettikleri devlet kanalları ve özel kanalları var. Dikkat edin, altı görüşmemizin ardından “Bir daha cumhurbaşkanı adaylarına karar veremediler” diye haber yapıyorlar. Şimdi cumhurbaşkanı adayına karar vermek için oturmuyoruz. Defalarca ‘Bu iş bittikten sonra cumhurbaşkanı adayımızı açıklayacağız’ dedik. Geçiş için yol haritasını tamamlayacağız. Seçimlerden sonra oluşacak hükümetin programını bitireceğiz. Bundan sonra ortak adayını konuşmaya başlayacağız. Oturup tartışıp karar verememek gibisi yok ama haberleri böyle yapıyorlar. En azından umurumuzda değil.
Erdoğan burada bazı partilerin teşkilatına ve kurallarına katılmaya çalışıyor.
Altılı masanın çok önemli bir “merkezi kontrol” gücü vardır. Altı partiyi birleştiren ortak nokta parlamenter sistemdir. Dolayısıyla bu altı partiden hiçbiri parlamenter sisteme sapıp imza attıktan sonra mevcut hükümetin peşine düşecek durumda değil. Bu hakikaten hakikate aykırıdır, bunu yapan kendini inkâr etmiş olur. Erdoğan burada bazı partilerin teşkilatlarına ve tabanlarına seslenmeye çalışıyor. Bunu daha önce mutluluk partisi için yapmışlardı. Onları başka bir şekilde karıştırmaya çalışın. ne oldu? Mutluluk partisi sağlam durdu. “Biz böyle oynamaya gelmedik” dedi ve işi bitirdi. Şimdi bunu Uluslararası Kızılhaç Yılı için yapıyorlar. Yarın bizim için yapacaklar. Bunların hepsi oyun. iyi görüyoruz. Kimse merak etmesin, herkes mutlu olacak. Altılı masa çok iyi kurulmuş. Altı programın programı, ana hatları, her şey yolunda gidiyor. Biz ne yaptığımızın o kadar farkındayız ki onlar ne yaptıklarının farkında değiller.
“Rüya altı kişilik masanın etrafında suareler düzenliyor.”
Rüyasında Altılı Tablo ile ilgili kabuslar görüyor. Kabusların rüyalara yansıması olarak okudum. Altılı masa, zihninde oyalanması gereken bir masadır. En büyük tehdit ve tehlikeyi altılı masa olarak görüyor. Bunu kendi zihinsel dünyasında kanıtlayamaz. Çünkü aklı hep kutuplaşma ve ayrılık üzerinedir. Düşmanlık, yüzleşme, gerilim ve ötekileştirme gereklidir. Şimdi seçimi kaybedecek ve bunu da görüyor. Dağıtabilir miyim diye düşünüyor. Yapamadı, sadece işe yaramıyor. Uluslararası Kızılhaç Yılı partisine ilk girişi de değil. Bunlar, duyulmadan arka planda ne yaptığını bilen dinleyicilerdir. Bundan sonra Altı Masa ile ilgili bir sorun beklemiyorum. Hedefdeyiz. Seçimlere doğru hızla ilerliyoruz. Ama bütün bu hazırlıklarla sadece seçimleri değil, Türkiye’yi de kazanacağız.
“Başkan, atandığı bakanla görüştüğünde bile, ABD’nin önce kendi meselesi ile dost mu düşman mı olduğuna karar vermesine izin verin.”
Sadece İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya kesinlikle güvenmedik. Çünkü aynı zamanda içişleri bakanı ‘Bu PKK’ydı’ diyor ama üst düzey bir devlet yetkilisi ‘PKK’ya benziyor ama biz IŞİD ihtimaline de odaklanıyoruz’ diyor. Çünkü iş öyle bir noktaya geldi ki, devlette başka akıllı yöneticiler var. 85 milyon insanın kolayca kandırılabilmesinden veya halka bulanık bir resim sunulmasından rahatsız olan tedbirli devlet yetkilileri var ki bu da üst düzey bir devlet görevlisinin hemen açıklama yapması anlamına geliyor. Tüm açıklamalara baktık ve açıkçası emin değildik. Kusura bakmayın ama şimdiki İçişleri Bakanını referans alıp onun dediklerine güvenip adım atmamız mümkün değil. Bunun gibi değil.
“Bugün devlet kaynaklarının sağladığı tüm bilgileri özel filtrelerden geçirmeliyiz”
Bunlar güvenlerini kaybetmiş insanlardır. Hükümet kaynakları, güvenilir kişilerin söylediklerine bakmanın gerekli olduğunu söylüyor. Aynı İçişleri Bakanı ne dedi? ABD’nin taziyelerini kabul etmeyeceğiz. Başkan aynı zamanda Biden ile yüz yüze görüşmeye giderek teşekkürlerini iletti. tweet attı; ABD, kendisine teşekkür edilmesi gereken üçüncü ülkedir. Şimdi bu bakanın dediğine mi güveneceğiz, başkanın dediğine mi? Atanan devlet bakanı başkanla konuşsun ve önce ABD’nin dost mu düşman mı olduğuna kendi aralarında karar versinler. Bu kadar tutarsızlık içinde yanlış bilginin olduğu bir ortamda kimse kusura bakmasın, bugün devlet kaynaklarının verdiği tüm bilgileri özel filtrelerden geçiriyoruz. Bağımsız kaynaklardan doğrulamaya çalışıyoruz ama sonra bunu veri olarak kabul ediyoruz.
“Türkiye bu hükümet yüzünden itibarını kaybediyor”
Türkiye NATO’nun tam üyesi olmasına rağmen bazı konularda dışlanmaya başlamıştır. Liderlik seviyesinde ilk kez böyle bir şey oluyor. Düşünün ki NATO liderleri Sayın Erdoğan’ın da hazır bulunduğu bir yerde bir toplantı yapacak ve bu toplantıya Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı davet edilmeyecek. Olmadığında “zaten önemli değil”. Toplantı önemli değil ama Amerikan başkanı neden orada? Türkiye bu hükümet yüzünden güvenilirliğini kaybetti. Türkiye’nin tam teşekküllü bir güvenlik ve savunma mensubu olduğu, belli toplantılara davet edilmediği, komutanlık esasına göre davet edilmediği bir yapıdan bu şekilde Türkiye’yi soyutlamaya çalışmak büyük ilgiyi hak ediyor. . Türkiye’ye olan güven kaybının en önemli işaretlerinden biridir.
“2008-2009 krizini nasıl hızlı bir şekilde çözebilirsek, bu ekonomik krizi de çözmek bizim elimizde olacaktır”
Kimsenin sihirli değneği yok ama güçlü programlarımız ve kadrolarımız var. Türkiye’nin güçlü programları ve kadrosuyla aşamayacağı sorun yoktur. 2001-2002 krizini nasıl çabuk atlattıysak, 2008-2009 krizini de hızla çözdüysek, bu ekonomik krizi de çözmek bizim elimizde. DEVA partisi olarak bu krizin nasıl çözüleceğini her yönüyle gösterdik. Ekonomik eylem planımızda 116 madde var. Bunu güçlü bir yasal reformla desteklemeniz gerekiyor. Hukukla desteklemezseniz ekonomi olmaz. Bunların hepsini iş olarak altılı tabloya koyduk. Diğer tüm taraflar işlerini kendi ellerine alırlar. Şu anda seçimlerden sonra kurulacak hükümet için “Hükümet Programı”nı yazıyoruz. Aynı zamanda ortak cumhurbaşkanı adayımız seçime giderken seçim beyannamesini de yazıyoruz. Türkiye’de hiç böyle bir şey yapılmadı. Altı partinin bunu oybirliği ile yapması çok önemlidir. Türkiye’nin geleceğinde farklı siyasi partilerin aynı masada oturup buluşuyor olması şu anda Türkiye için en birleştirici unsur. Altı Levha’nın en önemli özelliklerinden biri temsil kabiliyetidir. Türkiye’nin çok farklı kesimlerinin bir arada temsil edildiği bir tablodan bahsediyoruz.
“Mevcut döviz kuru, bir merkez bankasının arka kapıdan 250 milyar doların üzerinde kripto döviz satışını elinde tutmaya çalışıyor.”
Türkiye çok büyük ve güçlü bir ülke. Kötü yönetiliyor. Bu ülke iyi yönetildiğinde ve kötü yönetilmediğinde kendi ayakları üzerinde duracaktır. Bu görevi daha önce yapmasaydık, iki krizi çözmeseydik, ‘İşi zor, memleket darmadağın’ derdik. Öyle değil, inan bana. Yolsuzluğu önleyin, israfı durdurun, güvenilir bir ekonomik program duyurun, yetkin ve dürüst insanları kilit konumlara getirin, bu ülkenin ne durumda olduğunu görün. Altı ay içinde bu kriz ortamını bitireceğiz. En geç iki yıl içinde enflasyonu tek haneli rakamlara indireceğiz. Cari döviz kuru reel döviz kuru değildir. Çünkü mevcut döviz kuru, merkez bankasının arka kapıdan 250 milyar dolardan fazla döviz satarak korumaya çalıştığı döviz kuru. Serbest piyasa para biriminden bahsetmiyoruz. Ülkeye döviz satmaya çalışan bir ekonomi departmanı var. Bol bol döviz satarak korudukları kurdan bahsediyoruz. Bu, piyasada yapılandırılan bir döviz kuru değildir. Devletin sürekli dahil olduğu bir döviz piyasası var. Gördüğünüz ekonomik göstergelerin hiçbiri gerçek değil, hepsi yapay.
“Son 4,5 yılda enflasyonun yükselmesine başkası sebep olmuş gibi, seçime 6 ay kala enflasyonu düşürürler miydi?”
TÜİK tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyon oranıdır. Bizim tarihimizde böyle bir enflasyon yok. TİK’in açıkladığı rakam bu. Örtülü, kompozit ve sıkıştırılmıştır. Gerçek bundan çok daha fazlasıdır. TÜİK’in açıklamak zorunda kaldığı rakam bile Cumhuriyet tarihinde bir rekordur. Aradaki fark tarihsel farktır. Üretici fiyatları yükseldi ama insanların alım gücü olmadığı için tüccarlarımız o yüksek fiyatları o tüketiciye tam olarak yansıtamıyor demektir. Bunu bir enflasyon dalgası takip edecek. Son 4,5 yıldır enflasyonu başkası şişirmiş gibi seçime 6 ay kala enflasyonu mu düşürecekler? hayranlıkla izliyoruz. Enflasyonu düşürme kabiliyetiniz varsa neden 4,5 yıldır bu kabiliyetinizi göstermiyorsunuz? Enflasyon neden yükseldi de şimdi seçime 6 ay kala “düştü, ineceğiz, düşecek” diyorsunuz? Neden hala düşürmedin? Milleti neden bu kadar yoksulluğa düşürdünüz? “
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın