medyauzmani.com
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’ni değiştirme sürecindeyiz – Gündem Haberleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’ni değiştirme sürecindeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2022-2023 eğitim-öğretim yılı yüksek öğretim yılının açılış töreninde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının adresleri şöyle:

Yeni eğitim-öğretim yılının başta sevgili öğrencilerimiz olmak üzere ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını dilerim. Yeni eğitim öğretim yılında tüm öğretmen ve öğrencilerimize Rabbimden mağfiret dilerim. Bireysel ve kurumsal başarı ödüllerini yakında takdim edeceğimiz bursiyerlerimizi ve üniversitelerimizi yürekten kutluyorum. Öğretmenlerimizden ve yükseköğretim kurumlarımızdan daha çok gurur duyulacak başarılar beklediğimizi burada ifade etmek isterim.

İnsanlık, geçtiğimiz yıllarda bir salgınla başlayan ve halen ekonomik sorunlar ve hararetli çatışmalarla devam eden bir kriz döneminden geçmiştir. Neredeyse her gün dünyanın farklı bir yerinde patlak veren yeni krizlere özellikle dikkatle baktığımızda gözlerimizi buna açıyoruz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra galiplerin çıkarlarını korumak için kurulan dünya düzeni, son 70 yılın en büyük şoklarından birini yaşıyor. Dünyadaki geri kalan yaşam, kan, göz yapısı ve yeraltı kaynakları pahasına bir avuç gururun refahını sürdürmeye dayanan bu çarpık yapı, köklerinden koparılmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte son yıllarda bazı ülkelerde barış, istikrar ve özgürlük umutları yerini korku, endişe ve hatta faşizme bırakmaya başladı.

İçinde bulunduğumuz yüzyıl, önceki beklentilerin aksine, refah, barış ve adalet çağı yerine çatışma çağına dönüşüyor. Bu yeni dönemde özellikle eşitlik, adalet ve hakkaniyet duygusu etkilenmiştir. Zenginler daha da zenginleşirken, yoksulluk tüm dünyaya yayılıyor ve toplumun farklı kesimleri arasındaki uçurum açılıyor. Para, dünya nüfusunun yüzde birine tekabül etmeyen bir kesimin zenginliğine refah katarken, Afrika’dan Asya’ya milyarlarca insan temel gıda maddelerine bile ulaşmakta zorlanıyor. Ekonomik krizle birlikte bu tehlikeli tablonun yoksul ülkeler ve toplumlar pahasına daha da kötüye gittiğine tanık oluyoruz. Elbette son elli-altmış yılın en yüksek seviyelerine ulaşan enflasyon rakamları, Batı ülkelerinde yaşayanlar da dahil herkesi tahrik ediyor. Kış yaklaşırken, bu ülkelerde enerji ve gıda güvenliği ile ilgili endişeler artıyor. Bunu son Prag zirvesinde tüm liderlerden duydum. Hepsi bize bu kışı nasıl geçireceğimizi, nasıl geçireceğimizi söylüyorlardı. Böyle bir sorunumuz yok dedim.

Liderler sadece o anı düşünüyorlardı. Ama öte yandan Rusya ile Ukrayna arasındaki gelişmeleri ne yazık ki sağduyuyla değerlendirmediler. Siyasi istikrarsızlık ve ekonomik sorunlar, küresel sistemin kıyısındaki yoksul ülkeleri daha da fazla vurdu. Ekonomisi zayıf, üretim kapasitesi sınırlı, toplumsal barışı tam olarak sağlayamayan ve siyasi müdahalelere açık ülkeler bu sancılı süreci yönetmekte daha fazla zorlukla karşılaşmaktadır. Rusya-Ukrayna savaşının gündeminde geri kalmış olsa da önümüzdeki dönemde dünyada radikal siyasi değişimler kaçınılmazdır. Gerinin gelişmişe, fakirin zengine, mazlumun mazluma, çoğunluğun azınlığa hizmet ettiği yerde mevcut yapı sürdürülemez.

Zulümle kibirli olamazsın diyerek bu gerçeği atalarımız dile getirmişlerdir. Bir süredir dünyanın 5’ten büyük olduğu konusundaki kararlılığımızla aynı gerçeği tüm platformlarda dile getiriyoruz. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu söyleyerek, tüm zorluklara rağmen insanlığın güçsüz olmadığını teyit ediyoruz. Türkiye’nin samimi hesapsız mücadele çağrılarının ve dünya barışını sağlama çabalarının son dönemde yaşananlarla birlikte daha fazla yankı bulduğunu ve takdir edildiğini görüyoruz. Şimdi düşünün, 7 milyon tonun üzerinde tahıl bizim aracılığımızla dünyaya sunuluyor. Diğer ülkelerde ses yok. Ama Türkiye tüm bu imkanları bu davada seferber ederek insanlığa bir nefes vermeye çalışıyor. Bizim bir sorunumuz var ama diğerlerinde yok. Hiç şüphe yok ki bu sadece başlangıç ​​ve daha yapacak çok işimiz var. Dünya düzeninin yapısından kaynaklanan sorunların ortaya çıkması ile Türkiye’nin doğruluğu ve savunduğu değerlerin doğruluğu daha iyi anlaşılacaktır. Türkiye’nin yüzyılı ifademizin hemen her alanda karşımıza çıkmasını ve kısa sürede gerçeğe dönüşmesini diliyoruz.

Her kriz, risk ve tehditlerle birlikte fırsatları da beraberinde getirir. Hazırlıklı olanlar için kriz anları aynı zamanda yeni bir dönemin ve daha parlak günlerin habercisidir. Türkiye, geçtiğimiz yirmi yılda hayata geçirdiği projeler, yatırımlar ve reformlarla bu günlere hazırlık yapmıştır. Şaire göre. Oyunu oynarken tarihimizden, atalarımızdan ve medeniyetimizden ilham alarak bir satranç oyuncusunun ustalığı ile milletimizi bu güne hazırladık. Politikalarımızı belirlerken her zaman ülkemize dayatılana değil, ihtiyaç duyulana ve halkımızın talep ettiğine baktık. Günü kurtarmak yerine geleceği şekillendirmek niyetiyle hareket ettik. Gündelik siyasetteki geçici tartışmaların, emanetçi güçlerin veya çeşitli terör örgütlerinin üzerimize saldıkları tehditlerin bizi hedeflerimizden ve ideallerimizden koparmasına izin vermedik. Yurtdışında yazılan reçetelerin sorunlarına çözüm aramak yerine, yarıda keserek, 10 ve 20 yıllık programlarla ülkemizin zengin potansiyelini ortaya çıkarmak için uğraştık.

Hatırlarsanız göreve geldiğinde Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik üzerine inşa edeceğiz demiştik. Ondan sonra bu ulaşımı, enerjiyi, tarımı, diplomasiyi teşvik edeceğiz, ülkemizi kalkındıracağız dedik. Ülkemiz ne yaparsa yapsın biz 20 yıldır sözümüzden soğuduk. Bu dört başlıkla yola çıkarak Türkiye’yi her alanda bambaşka bir yere taşıdık. Biri bizimle dalga geçiyor. 76 üniversiteden 209 üniversiteye gittiğimizde ne gerek var dediler. Ama bugün Iğdır’da, Muş’ta, Kars’ta, Ağrı’da üniversite olmazsa çocuklarımızın nerede üniversiteye gideceğini bilmiyorlardı. Parası ve pulu olsaydı Ankara’ya, İstanbul’a gelirdi. Aksi takdirde üniversiteye gidemeyecektir. Ama şimdi profesörlerimiz, doçentlerimiz, tüm akademisyenlerimiz Kars’a, Ağrı’ya, Moş’a, Hakkari’ye gidiyor, evlerinin yanındaki üniversitelerde çocuklarımıza ders veriyorlar.

Ufuk budur, ufkun varsa bu nesli yetiştireceksin. Ufkunuz yoksa yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. YÖK Başkanı’nın az önce belirttiği gibi, Türkiye şu anda bu gelişmeyi gerçekleştiriyorsa, bunu bu adımlarla yapıyor. Gençlerimizin yükseköğretime erişimini kolaylaştırmak için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Elbette geçmişte de şu sorun oldu: Öğretmenlerimiz nasıl güneydoğuya ve doğuya gidecek? otobüsle mi gidiyorsun Herkesin altında araba yok. Hep ondan bahsediyordu. Ama şimdi 26 havalimanından 59 havalimanına taşındı. Bu nedenle öğretmenlerimiz artık uçağa binip Muş’a gidebilirler. Kars’a, Ağrı’ya gidebilir. Burada da sorun yok. Mesele ufuktur, eğer bir ufkun varsa onu gerçekleştirebilirsin. Aksi takdirde yürüyeceksiniz. Artık bu iş bitti. Artık Türkiye’nin yüzyılı diyoruz ve Türkiye’nin yüzyılı da bu altyapıyla zenginleşti.

Geçenlerde uluslararası ekonomistlerle tanıştık. Şu kararı almışlar; Türkiye altyapısını bitirdi. Altyapısını tamamlamış olan Türkiye’nin geleceği parlak. Böyle bir sorununuz yok. Şu anda başarılı olduğumuzu söyledik çünkü bu tasarımı da biz ortaya çıkardık. Her gün daha iyiye gidiyoruz, gidiyoruz. Özellikle bu yılın sonu ve önümüzdeki yılın başı gibi Karadeniz’den doğal gaz çıkardığımızda, tadına doyulmaz olmasını temenni ediyoruz.

Detaylar gelecek…

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın