Avukat Onur Kan Keskin, Danıştay’ın Basın Kartları Yönetmeliği’nde yapılan son değişiklikte bazı maddelerin uygulanmasını durdurma kararını değerlendirdi. Keskin, “Danıştay kararıyla en geniş anlamıyla haberleşme özgürlüğüne müdahalelerin kesin ve net düzenlemelerle ve yasal bir dayanakla belirlenmesi gerektiği hükme bağlandı. Danıştay, idarenin aldığı kararların bu yönde olduğunu bildirdi.” re’sen, mahkeme kararı veya başkaca bir şart aranmaksızın, BTK’nın kapsamını sosyal medya alanına daraltması gibi keyfiliğe konu olabilecektir.Danıştay tarafından bu tür idari müdahalelerin hukuka uygunluğuna ilişkin ihtarname yayınlanmıştır. temel haklara yönelik doğrudan tartışmalıdır.”
Danıştay Onuncu Dairesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği ve DİSK Basın İş’in 21 Mayıs 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Basın Kartı Değişiklik Yönetmeliği’nin bazı maddelerinin askıya alınması ve iptaline yönelik açtığı davada kararını açıkladı. Danıştay Dairesi, Basın Kartı Yönetmeliği’nin bazı hükümlerinin uygulanmasını durdurma kararı aldı. Bakanlık, bazı makalelerin durdurulması talebini reddetti.
Çağdaş Gazeteciler Derneği ve DİSK Basın İş adına Danıştay’a dava açan avukat Onur Can Keskin, kararla ilgili ANKA Haber Ajansı’nın sorularını yanıtladı. Avukat Keskin şunları söyledi:
“Başkanlar Kurulu kararında, basın kartının iptaline açık bir yapının olmaması gerektiği belirtiliyor.”
“Bu Danıştay kararı, önceki kararlardan farklı anlamlar taşıyor. Bu kararla birlikte Cumhurbaşkanlığı’nın “Gazeteci olmak için basın kartına ihtiyaç yoktur” ibaresini iptal gerekçesi olarak sunduğu tezinin geçerliliğini yitirdiğini görüyoruz. Danıştay, “Evet, basın kartı gazetecilik için bir gereklilik değil ama basın özgürlüğünün önemli bir aracıdır” diyerek keyfi bir yapılanmaya gidilmemesi gerektiğini belirtti.
Danıştay bu kararında, basın kartı komisyonunun basın kartının iptaline ilişkin karar alması ile cumhurbaşkanlığının doğrudan karar alması arasında fark olduğunu belirtti. Basın Kartı Komitesi, sendikalar, gazeteciler ve medya temsilcilerini içeren nispeten meşru bir yapıya sahiptir. Öte yandan, cumhurbaşkanlığının basın kartını alırken kurula danışmamanın, organa danışırken ve iptal ederken doğrudan başkanın karar alıp iptal etmesinin hukuka aykırı olduğuna karar verdi.
O hükümlerde, Cumhurbaşkanlığının basın kartını doğrudan iptal etme yetkisine sahip olduğu bazı düzenlemeler yer alırken, bu yönetmeliklerde yer alan gazetecilik etiği ilkelerinin bu kez Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından hukuka aykırı olarak belirlendiğini hatırlatırız. . Danıştay’ın bugünkü kararı ve o tarihteki Anayasa Mahkemesi kararı bize gösteriyor ki, Kanuna eklenen basın kartının iptaline ilişkin İletişim Başkanlığı’nın resen alacağı kararlar hukuka aykırıdır.
“Basın kartının sadece genel kuvvetlere karşı değil, özel kuvvetlere karşı da korunması gerektiğini söylüyor.”
Kararın bir diğer önemli yönü de işsiz gazetecilerle ilgiliydi. Yönetmelikte mücbir sebepler dışında bir aydan fazla ara verilmesinin basın kartı açısından engel teşkil edeceği düzenlenmişti. Danıştay bunun da aşırı olduğuna karar verdi ve talebimiz doğrultusunda uygulamasını durdurdu. Şimdilik en azından işsiz gazeteciler için basın kartı alınmasını engelleyen davalardan biri kaldırıldı. Bu noktada Danıştay’ın aldığı çok önemli bir karar var. Basın kartında sadece genel kuvvetlere karşı değil, özel kuvvetlere karşı da korunması gerektiği yazıyor. Yani bir basın kartının işverenlere ve diğer aktörlere karşı korunması gerektiği söylenmektedir. Gazetecilerin sigorta, sözleşme, işsizlik riski gibi görevlerini yapmalarını engelleyen durumlarla karşı karşıya kalmaları gerektiğini, gazetecilerin iradesi dışında gelişen bu durumların haber yapma haklarını engellememesi gerektiğini belirtti. Yürütmenin durdurulması ile birlikte bu tutumlara şimdilik son verilmesi gerektiği söylendi.
“Temel haklara yönelik bu idari müdahalelerin hukuka uygunluğuna istinaden bu Devletlerin Konseyleri tarafından uyarı yapılmıştır”
Kararla, İletişim Başkanlığı’nın gazetecilere basın kartı vermeye yetkili olduğuna karar verilirken, İletişim Başkanlığı’nın kamu kurum ve kuruluşu çalışanlarına basın kartı verme yetkisi olmadığına karar verildi. RTÜK’ün bir medya kuruluşu olmadığına ve RTÜK üyelerine basın kartı verilmesinin yasal olmadığına karar verildi. Burada, Danıştay kararıyla en geniş anlamıyla haberleşme özgürlüğüne yapılacak müdahalelerin kesin ve net hukuk sistemleri ve dayanaklarla belirlenmesi gerektiği ifade edilmiştir. Danıştay, idarenin re’sen, mahkeme kararı olmaksızın veya BTK’nın sosyal medya alanının kapsamını daraltması gibi diğer haller olmaksızın verdiği kararların keyfiliğe konu olabileceğini belirtti. Danıştay, temel haklara yönelik bu tür idari müdahalelerin yasallığının sorgulanabilir olduğunu belirten bir uyarı yayınladı.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın